Wikipedia

Arama sonuçları

9 Mayıs 2017 Salı

İNSAN GÜVENLİĞİ BAĞLAMINDA SURİYE’DE MEYDANA GELEN GÖÇLER

İNSAN GÜVENLİĞİ BAĞLAMINDA SURİYE’DE MEYDANA GELEN GÖÇLER
ÖZET
            Bu makale de 2011 ve sonrasında meydana gelen Suriye içindeki karışıklıklar, terör faaliyetleri ve iç savaş yüzünden komşu ülkelere göç etmek zorunda kalan mültecilerin durumu insan güvenliği bağlamında açıklanmaya çalışılacak ve Soğuk savaş sonrasında küreselleşmenin de etkisiyle meydana gelen yeni güvenlik anlayışının göç üzerine etkileri incelenecektir.
             İnsan güvenliği kavramı soğuk savaş sonrası uluslararası ilişkilerde yeni bir kavram olarak ortaya çıkmıştır. İnsan güvenliği; insanın ihtiyaçlarına göre şekillenen, insanı merkeze alan bir kavram olarak ortaya çıkmıştır. Suriye’de yaşanan olaylar bu kapsamda değerlendirilecektir.
            Anahtar Sözcükler: Göç, İnsan Güvenliği, terörizm, mülteci
ABSTRACT
            In this article, the situation of the refugees who have to migrate to the neighboring countries due to the confusion in Syria, terrorist activities and the civil war which took place in 2011 and after will be tried to be explained in the context of human security and the effects of migration on the new security understanding, which is affected by globalization after the Cold War, will be examined.
            The concept of human security emerged as a new concept in post-Cold War international relations. Human security; Has emerged as a concept centered on human beings, shaped according to human needs. Events in Syria will be evaluated in this context.
            Key Words: Migration, Human Security, terrorism, refugee
           
GİRİŞ
            Güvenlik kavramı incelendiğinde, bu kavramın çokta köklü olmadığını görürüz. Soğuk Savaş sonrası dönemde askeri güvenlik kavramı önemliyken günümüzde güvenlik çeşitli kollara ayrılmıştır. Bu kapsamda uluslararası güvenlik kavramı Soğuk Savaş döneminin bitimiyle hem tehditlerin hem de güvenliğin referans nesnesinin dönüşüm geçirdiği bir sürece girmiştir.[1] Soğuk Savaş sonrasında meydana gelen olaylardan dolayı insan güvenliği kavramının çıkışı hızlanmıştır. Soğuk Savaş sonrası dönemde küreselleşmenin de etkisiyle ortaya çıkan etkileri hızla yayılan ekonomik, sosyal, politik, ideolojik, dini ya da kültürel, çevresel bilişim ve sağlıkla ilgili sorunların uluslararası güvenlik ortamını son derece değişken ve öngörüleri zorlaştıran bir konuma getirdiği söylenebilir.[2]
            Soğuk Savaş sonrası dönemde yeni güvenlik arayışları ön plana çıkmıştır. İnsan güvenliği insanı merkeze alan en önemli güvenlik çalışmalarındandır. İnsan güvenliği, hem güvenliğin referans nesnesi olarak insanı kabul ederek, hem de insana yönelik tehditleri gündeme taşıyarak, güvenlik çalışmalarında devleti temel referans nesnesi alan gerçekçi güvenlik yaklaşımına meydan okumayı temsil etmektedir.[3]
            Uluslararası terörizm yeni güvenlik anlayışı diye tabir ettiğimiz insan güvenliği karşısında ciddi bir tehdit olarak algılanmaktadır. Terörizm 11 Eylül saldırılarından sonra ilk defa uluslararası bir tehdit olarak algılanmıştır.
ULUSLARARASI TERÖRİZMİN SURİYE’YE ETKİLERİ
            Terörizmin basit bir şekilde kelime anlamına baktığımızda korkutmak olduğunu görmekteyiz. Diğer bir tanımına baktığımızda ”Siyasi hedeflerin gerçekleştirilmesi amacıyla şiddet kullanma”[4] olarak kısaca tanımlayabiliriz. Uluslararası terör örgütleri, siyasi amaçlarını baskı, şiddet ve korkuyla insanlar üzerinde çeşitli yöntemlerle dikte etmektedirler.
            Son dönemlerde Irak ve Suriye’nin içinde bulunduğu karışık durum bu bölgedeki terör gruplarının ortaya çıkmasını kolaylaştırmaktadır. Bunlardan en önemlisi uluslararası örgüt olan Irak Şam İslam Devleti’dir (IŞİD). El-Bağdadi 8 Nisan 2013’te Irak ve Şam İslam Devleti’nin kurulduğunu ilan etmiştir.[5] Örgüt bölgede birçok kanlı eylem yapmış ve hala eylemlerine devam etmektedir.
            IŞİD’in gerçekleştirdiği eylemler bölge istikrarını olumsuz etkilemiştir. Hakimiyetin de bulunan bölgelerde acımasız tavır sergileyen örgüt kendi ideolojisini benimsemeyenleri kadın çocuk demeden insanlık dışı muamelelere maruz bırakmaktadır.[6] Örgüt Suriye topraklarında etkin bir faaliyet alanı bulmakta ele geçirdiği toprakları yağmalayıp örgüte finans sağlamaktadır. IŞİD, dünyanın en iyi finanse edilen terör örgütüdür.[7]
            2011 yılında başlayan ve hükümet güçleri IŞİD, PYD, ve değişik muhalif gruplar arasında çatışmalar neticesinde Suriye sorunu sadece Suriye’yi değil tüm ülkeleri etkilemektedir.[8] Şüphesiz ki bu sorun en fazla Türkiye’yi olumsuz olarak etkilemektedir. Bu yaşanan gelişmeler Türkiye’yi hem ekonomik hem de güvenlik olarak olumsuz etkilemektedir.
            Komşularımız olan Suriye ve Irak’ ta bulunan terör örgütleri kaçak yollarla ülkemize girip farklı yöntemlerle (özellikle canlı bomba türü) büyük şehirlerde eylem yapmaktadırlar. Halkımız terör eylemlerinden korkar hale gelmiş ne zaman bir bomba patlayacağı korkusuyla tedirgin bir şekilde yaşamaktadır.
            Suriye’nin bölünmesi konusunda terör örgütlerinin çok büyük bir payı vardır. Terör örgütleri kanlı eylemleri ile halkı yıldırarak kitlesel göç hareketlerine sebep olmaktadır.
SURİYE’Lİ MÜLTECİLER PROBLEMİ
            Göçü, insan topluluklarının çeşitli sebeplerle hayatının bir kısmını veya tamamını geçirmek için yaptıkları yer değiştirme hareketi olarak tanımlayabiliriz. Göçleri coğrafi olarak iç göç ve dış/ uluslararası göç şeklinde iki kategoriye ayırmak mümkündür. Bununla birlikte zorunlu ve gönüllü olması; geçiş sırasında bir resmi belgenin kullanılması veya ekonomik temelli olup olmamasına bağlı olarak sınıflandırılabilir.[9]
            Adından da anlaşılacağı üzere ülke içinde göç etmeye iç göç, ülkeler arası göç etmeye ise dış göç denir. Kişilerin kendi iradeleri dışında devlet otoritesi ile veya farklı nedenlerle gönüllü olmadan yaşadıkları yerleri terk etmeleri durumu, zorunlu göç olarak ifade edilmektedir.[10]
            Mülteci ise sığınma başvurusu incelenmiş ulaştığı ülkede; ırkı, dili, dini, tabiiyeti, belirli bir toplumsal gruba mensubiyeti veya siyasi düşünceleri nedeniyle ülkesinde zulme uğramış veya uğrayacağına dair haklı korkusu olduğu kanaatini oluşturan ve böylece kendisine sığınma sağlanacak kişiyi ifade etmektedir.[11]
            İç karışıklar, terör ve iç savaşın yıkıcı etkisiyle Suriye’li mülteciler  komşu ülkelere sığınmışlardır. Türkiye’nin uyguladığı “açık kapı politikası” ile Türkiye’ye sığınan Suriyeli sayısı 2 milyona yaklaşmış ve Kasım 2014 itibariyle 5 milyar dolar harcanmıştır.[12]
            Türkiye’nin diğer bir önemli sorunu da sınır köylerinde yapılan kaçakçılık faaliyetidir. Kaçakçılar sınırdaki mülteci problemini fırsat bilerek karışıklıktan yararlanmışlardır. Her türlü kaçakçılığa müsait olan Suriye sınırı kadın ticaretine de imkân sağlamaktadır. Savaştan kaçan Suriye’li kadınlar her türlü vaatle kandırılarak şiddet ve cinsel istismara maruz kalmaktadır.
            Aynı zamanda birçok terör örgütü elemanı mülteci kılığında Türkiye’ye girmiş ve bunlar tespit edilememiştir. Yaptıkları bombalı eylemlerde bunların mülteci kılığında girip sınırda kayıtları oldukları tespit edilmiştir.
            Ülkemize göç eden mülteciler yaşam koşulları bakımından sıkıntılar yaşamakta ve bazı haksızlıklara maruz kalmaktadırlar. Bunlar güvencesiz çalışma, daha düşük ücret, ücretlerin bir kısmının/ tamamının ödenmemesi ve gereksiz işten çıkarmadır. Bu kapsamda iş güvenliği ve gelir eşitsizliği bakımında hem bölgede yaşayan vatandaşlar hem de göç edenler için ciddi bir  sorun oluşturmaktadır.[13]
            Savaş şartlarından kaçan Suriye’li mülteciler her türlü hastalığı ülkemize getirmekte ve sağlık kapsamında hastanelerimizden faydalanmaktadırlar. Ülkemizdeki hastanelerimiz Suriyeli mülteci hastalarla dolup taşmaktadır. Her geçen gün artan Suriye’li mültecilerin sağlık masrafları özümsenmeyecek seviyeye ulaşmaktadır.
            Bu bağlamda Suriye’deki çatışmalar; Filistinli mülteciler meselesinden sonra, dünyadaki en büyük mülteci krizinin ortaya çıkmasına neden olmuştur.[14] Suriye’deki olayların devam edeceğini ve uzun süre de bitmeyeceğini göz önüne alırsak mültecilerin kendi ülkelerine dönmesinin uzayacağı düşünülmektedir.
İNSAN GÜVENLİĞİNİN SURİYE’DEKİ OLAYLARA ETKİSİ
            İnsan güvenliği kavramı Suriye’de yaşanan sorunlara ve olası çözümlere devlet odaklı değil, insan odaklı bir bakış açısı kazandırabilir. Nitekim Suriye’de yaşanan krizin çözümünde burada yaşayan siyasi, fiziksel ve psikolojik korunmasının sağlanmasında önemli bir yer kaplamaktadır.[15]
            Suriye devleti kendi halkının güvenliğini sağlamaktan aciz bir konuma gelmesi, bölünmüş bir Suriye topraklarında insan güvenliğinden bahsetmek neredeyse imkansız hale gelmiştir. Suriye hükümeti, BM[16] ve batılı güçlü ülkelerin terör örgütlerine yaptıkları saldırılarda bir sürü sivil vatandaş ölmektedir.
            Suriye topraklarında faaliyet gösteren bir sürü terör örgütleri sivil yaşamı olumsuz etkilemekte ve insanlar can güvenliği için başka ülkelere zorunlu olarak göç etmektedirler.
            Bu bağlamda Suriye topraklarında yaşananlar insan güvenliğinin hiçe sayıldığının açık bir ifadesidir.
SONUÇ
            Komşumuz olan Suriye’de yaşanan insanlık dramı gerek mültecilerle gerekse de terör örgütleriyle bizi olumsuz etkilemektedir. 3 parçaya bölünen ve devlet otoritesini kaybeden Suriye, sınırlarımızda her türlü kaçakçılığa ve terör olaylarına zemin hazırlamaktadır.
            Uluslararası terör örgütleri ve iç savaş Suriye’de insan güvenliğini tehdit etmekte ve kitlesel göçlere sebep olmaktadır. Evini barkını terk edip savaştan kaçan Suriyeliler komşu ülkelerde kötü yaşam koşulları içinde yaşamaya çalışmaktadırlar.
            Savaşta her şeylerini kaybeden mülteciler ne umutlarla gittikleri yerlerde umduklarını bulamamakta, kendilerini insan tacirlerinin ellerine bırakmaktadır. Her türlü kötü muameleye maruz kalmaktadırlar.
            Türkiye bu göçlerle gelen 2 milyon civarında insana bakmakta ciddi zorluklar yaşamaktadır. Komşumuz olan Suriye ‘de böyle bir karışıklığın olması en çok bizi olumsuz etkilemiştir.
            KAYNAKÇA
Aksu, M., & Turhan, F. (2012). Yeni Tehditler, Güvenliğin Genişleme Boyutları ve İnsani Güvenlik. Alanya: Uluslararası Alanya İşletme Fakültesi Dergisi.
Bilgin, P. (2010). Güvenlik Çalışmalarında Yeni açılımlar: Yeni Güvenlik Çalışmaları. Ankara: Stratejik Araştırma ve Etüt Merkezi.
Demirel, C. A. (2014). İnsan Güvenliği Bağlamında Suriye'den Türkiye'ye 2010 Sonrası Göçler. Antalya: Akdeniz Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Sempozyumu.
Erdoğan, İ. (2013). Küreselleşme Olgusu Bağlamında Yeni Güvenlik Algısı. Ankara: Akademik Bakış.
Erdoğan, Ş., & Deligöz, E. (2015). Irak Şam İslam Devleti (IŞİD): Gücü ve Geleceği. Ankara: Savunma Bilimleri Dergisi.
Gök, G. O. (2015). İnsan Güvenliği ve Suriyeli Sığınmacılar. Ortadoğu Analiz.
Kanat, S., Kodaman , T., & İren, A. A. (2016). İnsani Güvenlik ve Terörizmle Mücadele. Isparta: Süleyman Demirel Üniversitesi İktisadi ve İdari Birimler Fakültesi Dergisi.
Kap, D. (2014). Suriyeli Mülteciler: Türkiye'nin Müstakbel Vatandaşları. Akademik Perspektif.
Kınık, K. (tarih yok). Göç, Sürgün ve İltica. Hayat sağlık.
Ovalı, Ş. (2006). Ütopya İle Pratik Arasında: Uluslararası İlişkilerde İnsan Güvenliği Kavramsallaştırılması. Uluslararaası İlişkiler Akademik Dergi.
Yeşil, F. (tarih yok). İnsancıl Hukuk Açısından Suriye İç Savaşı. Yasama Dergisi.



[1] Ovalı, A. Şevket, “Ütopya İle Pratik Arasında: Uluslararası İlişkilerde İnsan Güvenliği Kavramsallaştırması”, Uluslararası İlişkiler, Cilt 3, Sayı10 (Yaz 2006), s. 4
[2] Erdoğan İbrahim, “Küreselleşme Olgusu Bağlamında Yeni Güvenlik Algısı” Gazi Akademik Bakış cilt 6 Sayı12 yaz 2013 s.266
[3] Ovalı, A. Şevket, “Ütopya İle Pratik Arasında: Uluslararası İlişkilerde İnsan Güvenliği Kavramsallaştırması”, Uluslararası İlişkiler, Cilt 3, Sayı10 (Yaz 2006), s. 6
[4] Erdoğan İbrahim, “Küreselleşme Olgusu Bağlamında Yeni Güvenlik Algısı” Gazi Akademik Bakış cilt 6 Sayı12 yaz 2013 s.278
[5] Erdoğan Şemsettin, Deligöz Ergün “Irak Şam İslam Devleti (IŞİD): Gücü  ve Geleceği” Savunma Bilimleri Dergisi Mayıs 2015 cilt 14 sayı1 s.6
[6] Erdoğan Şemsettin, Deligöz Ergün “Irak Şam İslam Devleti (IŞİD): Gücü  ve Geleceği” Savunma Bilimleri Dergisi Mayıs 2015 cilt 14 sayı1 s.7
[7] Erdoğan Şemsettin, Deligöz Ergün “Irak Şam İslam Devleti (IŞİD): Gücü  ve Geleceği” Savunma Bilimleri Dergisi Mayıs 2015 cilt 14 sayı1 s.7
[8] Devran Yusuf, Özcan Ömer Faruk “Söylemlerin Dilinden Suriye Sorunu” Marmara İletişim Dergisi Yıl 2016 Sayı25 s.36
[9] Demirel Cansu Akbaş “İnsan Güvenliği Bağlamında Suriye’den Türkiye’ye 2010 Sonrası Göçler”  Akdeniz Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Sempozyumu 2014 Bildiri Kitabı s.30
[10] Demirel Cansu Akbaş “İnsan Güvenliği Bağlamında Suriye’den Türkiye’ye 2010 Sonrası Göçler”  Akdeniz Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Sempozyumu 2014 Bildiri Kitabı s.30
[11] Demirel Cansu Akbaş “İnsan Güvenliği Bağlamında Suriye’den Türkiye’ye 2010 Sonrası Göçler”  Akdeniz Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Sempozyumu 2014 Bildiri Kitabı s.30
[12] Kap Derya “Suriyeli Mülteciler: Türkiyenin Müstakbel Vatandaşları” Akademik Perspektif Aralık 2014 s.30
[13] Demirel Cansu Akbaş “İnsan Güvenliği Bağlamında Suriye’den Türkiye’ye 2010 Sonrası Göçler”  Akdeniz Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Sempozyumu 2014 Bildiri Kitabı s.35
[14] Demirel Cansu Akbaş “İnsan Güvenliği Bağlamında Suriye’den Türkiye’ye 2010 Sonrası Göçler”  Akdeniz Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Sempozyumu 2014 Bildiri Kitabı s.38
[15] Gök Gonca Oğuz “İnsan Güvenliği ve Suriyeli Sığınmacılar” Ortadoğu Analiz Kasım- Aralık2015 Cilt:7 Sayı:71 s.16
[16] Yeşil Feyzullah “İnsancıl Hukuk Açısından Suriye İç Savaşı” Yasama dergisi 27 s.110

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

ARAP BAHARI SONRASI SURİYE’DE KAYBOLAN İNSAN HAKLARI

ARAP BAHARI SONRASI SURİYE’DE KAYBOLAN İNSAN HAKLARI  ÖZET  Bu makale de Suriye’de 2011 yılında başlayan ve günümüze kadar azalmadan devam...