İNSAN GÜVENLİĞİ BAĞLAMINDA SURİYE’DE
MEYDANA GELEN GÖÇLER
ÖZET
Bu makale de 2011 ve sonrasında
meydana gelen Suriye içindeki karışıklıklar, terör faaliyetleri ve iç savaş
yüzünden komşu ülkelere göç etmek zorunda kalan mültecilerin durumu insan
güvenliği bağlamında açıklanmaya çalışılacak ve Soğuk savaş sonrasında
küreselleşmenin de etkisiyle meydana gelen yeni güvenlik anlayışının göç
üzerine etkileri incelenecektir.
İnsan güvenliği kavramı soğuk savaş sonrası
uluslararası ilişkilerde yeni bir kavram olarak ortaya çıkmıştır. İnsan güvenliği;
insanın ihtiyaçlarına göre şekillenen, insanı merkeze alan bir kavram olarak
ortaya çıkmıştır. Suriye’de yaşanan olaylar bu kapsamda değerlendirilecektir.
Anahtar
Sözcükler: Göç, İnsan Güvenliği, terörizm, mülteci
ABSTRACT
In this article, the situation of
the refugees who have to migrate to the neighboring countries due to the
confusion in Syria, terrorist activities and the civil war which took place in
2011 and after will be tried to be explained in the context of human security
and the effects of migration on the new security understanding, which is
affected by globalization after the Cold War, will be examined.
The concept of human security
emerged as a new concept in post-Cold War international relations. Human
security; Has emerged as a concept centered on human beings, shaped according
to human needs. Events in Syria will be evaluated in this context.
Key
Words: Migration, Human Security, terrorism, refugee
GİRİŞ
Güvenlik kavramı incelendiğinde, bu
kavramın çokta köklü olmadığını görürüz. Soğuk Savaş sonrası dönemde askeri
güvenlik kavramı önemliyken günümüzde güvenlik çeşitli kollara ayrılmıştır. Bu
kapsamda uluslararası güvenlik kavramı Soğuk Savaş döneminin bitimiyle hem
tehditlerin hem de güvenliğin referans nesnesinin dönüşüm geçirdiği bir sürece
girmiştir.[1] Soğuk Savaş sonrasında
meydana gelen olaylardan dolayı insan güvenliği kavramının çıkışı hızlanmıştır.
Soğuk Savaş sonrası dönemde küreselleşmenin de etkisiyle ortaya çıkan etkileri
hızla yayılan ekonomik, sosyal, politik,
ideolojik, dini ya da kültürel, çevresel bilişim ve sağlıkla ilgili
sorunların uluslararası güvenlik ortamını son derece değişken ve öngörüleri
zorlaştıran bir konuma getirdiği söylenebilir.[2]
Soğuk Savaş sonrası dönemde yeni
güvenlik arayışları ön plana çıkmıştır. İnsan güvenliği insanı merkeze alan en
önemli güvenlik çalışmalarındandır. İnsan güvenliği, hem güvenliğin referans
nesnesi olarak insanı kabul ederek, hem de insana yönelik tehditleri gündeme
taşıyarak, güvenlik çalışmalarında devleti temel referans nesnesi alan gerçekçi
güvenlik yaklaşımına meydan okumayı temsil etmektedir.[3]
Uluslararası terörizm yeni güvenlik
anlayışı diye tabir ettiğimiz insan güvenliği karşısında ciddi bir tehdit
olarak algılanmaktadır. Terörizm 11 Eylül saldırılarından sonra ilk defa
uluslararası bir tehdit olarak algılanmıştır.
ULUSLARARASI TERÖRİZMİN SURİYE’YE
ETKİLERİ
Terörizmin basit bir şekilde kelime
anlamına baktığımızda korkutmak olduğunu görmekteyiz. Diğer bir tanımına
baktığımızda ”Siyasi hedeflerin gerçekleştirilmesi amacıyla şiddet kullanma”[4] olarak kısaca
tanımlayabiliriz. Uluslararası terör örgütleri, siyasi amaçlarını baskı, şiddet
ve korkuyla insanlar üzerinde çeşitli yöntemlerle dikte etmektedirler.
Son dönemlerde Irak ve Suriye’nin
içinde bulunduğu karışık durum bu bölgedeki terör gruplarının ortaya çıkmasını
kolaylaştırmaktadır. Bunlardan en önemlisi uluslararası örgüt olan Irak Şam
İslam Devleti’dir (IŞİD). El-Bağdadi 8 Nisan 2013’te Irak ve Şam İslam
Devleti’nin kurulduğunu ilan etmiştir.[5] Örgüt bölgede birçok kanlı
eylem yapmış ve hala eylemlerine devam etmektedir.
IŞİD’in gerçekleştirdiği eylemler
bölge istikrarını olumsuz etkilemiştir. Hakimiyetin de bulunan bölgelerde
acımasız tavır sergileyen örgüt kendi ideolojisini benimsemeyenleri kadın çocuk
demeden insanlık dışı muamelelere maruz bırakmaktadır.[6] Örgüt Suriye topraklarında
etkin bir faaliyet alanı bulmakta ele geçirdiği toprakları yağmalayıp örgüte
finans sağlamaktadır. IŞİD, dünyanın en iyi finanse edilen terör örgütüdür.[7]
2011 yılında başlayan ve hükümet
güçleri IŞİD, PYD, ve değişik muhalif gruplar arasında çatışmalar neticesinde
Suriye sorunu sadece Suriye’yi değil tüm ülkeleri etkilemektedir.[8] Şüphesiz ki bu sorun en
fazla Türkiye’yi olumsuz olarak etkilemektedir. Bu yaşanan gelişmeler
Türkiye’yi hem ekonomik hem de güvenlik olarak olumsuz etkilemektedir.
Komşularımız olan Suriye ve Irak’ ta
bulunan terör örgütleri kaçak yollarla ülkemize girip farklı yöntemlerle
(özellikle canlı bomba türü) büyük şehirlerde eylem yapmaktadırlar. Halkımız
terör eylemlerinden korkar hale gelmiş ne zaman bir bomba patlayacağı
korkusuyla tedirgin bir şekilde yaşamaktadır.
Suriye’nin bölünmesi konusunda terör
örgütlerinin çok büyük bir payı vardır. Terör örgütleri kanlı eylemleri ile
halkı yıldırarak kitlesel göç hareketlerine sebep olmaktadır.
SURİYE’Lİ MÜLTECİLER PROBLEMİ
Göçü,
insan topluluklarının çeşitli sebeplerle hayatının bir kısmını veya tamamını
geçirmek için yaptıkları yer değiştirme hareketi olarak tanımlayabiliriz.
Göçleri coğrafi olarak iç göç ve dış/ uluslararası göç şeklinde iki kategoriye
ayırmak mümkündür. Bununla birlikte zorunlu ve gönüllü olması; geçiş sırasında
bir resmi belgenin kullanılması veya ekonomik temelli olup olmamasına bağlı
olarak sınıflandırılabilir.[9]
Adından da anlaşılacağı üzere ülke
içinde göç etmeye iç göç, ülkeler arası göç etmeye ise dış göç denir. Kişilerin
kendi iradeleri dışında devlet otoritesi ile veya farklı nedenlerle gönüllü
olmadan yaşadıkları yerleri terk etmeleri durumu, zorunlu göç olarak ifade
edilmektedir.[10]
Mülteci ise sığınma başvurusu
incelenmiş ulaştığı ülkede; ırkı, dili, dini, tabiiyeti, belirli bir toplumsal
gruba mensubiyeti veya siyasi düşünceleri nedeniyle ülkesinde zulme uğramış
veya uğrayacağına dair haklı korkusu olduğu kanaatini oluşturan ve böylece
kendisine sığınma sağlanacak kişiyi ifade etmektedir.[11]
İç karışıklar, terör ve iç savaşın
yıkıcı etkisiyle Suriye’li mülteciler
komşu ülkelere sığınmışlardır. Türkiye’nin uyguladığı “açık kapı
politikası” ile Türkiye’ye sığınan Suriyeli sayısı 2 milyona yaklaşmış ve Kasım
2014 itibariyle 5 milyar dolar harcanmıştır.[12]
Türkiye’nin diğer bir önemli sorunu
da sınır köylerinde yapılan kaçakçılık faaliyetidir. Kaçakçılar sınırdaki
mülteci problemini fırsat bilerek karışıklıktan yararlanmışlardır. Her türlü
kaçakçılığa müsait olan Suriye sınırı kadın ticaretine de imkân sağlamaktadır.
Savaştan kaçan Suriye’li kadınlar her türlü vaatle kandırılarak şiddet ve
cinsel istismara maruz kalmaktadır.
Aynı zamanda birçok terör örgütü
elemanı mülteci kılığında Türkiye’ye girmiş ve bunlar tespit edilememiştir. Yaptıkları
bombalı eylemlerde bunların mülteci kılığında girip sınırda kayıtları oldukları
tespit edilmiştir.
Ülkemize göç eden mülteciler yaşam
koşulları bakımından sıkıntılar yaşamakta ve bazı haksızlıklara maruz
kalmaktadırlar. Bunlar güvencesiz çalışma, daha düşük ücret, ücretlerin bir
kısmının/ tamamının ödenmemesi ve gereksiz işten çıkarmadır. Bu kapsamda iş
güvenliği ve gelir eşitsizliği bakımında hem bölgede yaşayan vatandaşlar hem de
göç edenler için ciddi bir sorun
oluşturmaktadır.[13]
Savaş şartlarından kaçan Suriye’li
mülteciler her türlü hastalığı ülkemize getirmekte ve sağlık kapsamında
hastanelerimizden faydalanmaktadırlar. Ülkemizdeki hastanelerimiz Suriyeli
mülteci hastalarla dolup taşmaktadır. Her geçen gün artan Suriye’li
mültecilerin sağlık masrafları özümsenmeyecek seviyeye ulaşmaktadır.
Bu bağlamda Suriye’deki çatışmalar;
Filistinli mülteciler meselesinden sonra, dünyadaki en büyük mülteci krizinin
ortaya çıkmasına neden olmuştur.[14] Suriye’deki olayların
devam edeceğini ve uzun süre de bitmeyeceğini göz önüne alırsak mültecilerin
kendi ülkelerine dönmesinin uzayacağı düşünülmektedir.
İNSAN GÜVENLİĞİNİN SURİYE’DEKİ OLAYLARA
ETKİSİ
İnsan güvenliği kavramı Suriye’de
yaşanan sorunlara ve olası çözümlere devlet odaklı değil, insan odaklı bir
bakış açısı kazandırabilir. Nitekim Suriye’de yaşanan krizin çözümünde burada
yaşayan siyasi, fiziksel ve psikolojik korunmasının sağlanmasında önemli bir
yer kaplamaktadır.[15]
Suriye devleti kendi halkının
güvenliğini sağlamaktan aciz bir konuma gelmesi, bölünmüş bir Suriye
topraklarında insan güvenliğinden bahsetmek neredeyse imkansız hale gelmiştir.
Suriye hükümeti, BM[16] ve batılı güçlü ülkelerin
terör örgütlerine yaptıkları saldırılarda bir sürü sivil vatandaş ölmektedir.
Suriye topraklarında faaliyet
gösteren bir sürü terör örgütleri sivil yaşamı olumsuz etkilemekte ve insanlar
can güvenliği için başka ülkelere zorunlu olarak göç etmektedirler.
Bu bağlamda Suriye topraklarında
yaşananlar insan güvenliğinin hiçe sayıldığının açık bir ifadesidir.
SONUÇ
Komşumuz
olan Suriye’de yaşanan insanlık dramı gerek mültecilerle gerekse de terör
örgütleriyle bizi olumsuz etkilemektedir. 3 parçaya bölünen ve devlet
otoritesini kaybeden Suriye, sınırlarımızda her türlü kaçakçılığa ve terör
olaylarına zemin hazırlamaktadır.
Uluslararası terör örgütleri ve iç
savaş Suriye’de insan güvenliğini tehdit etmekte ve kitlesel göçlere sebep
olmaktadır. Evini barkını terk edip savaştan kaçan Suriyeliler komşu ülkelerde
kötü yaşam koşulları içinde yaşamaya çalışmaktadırlar.
Savaşta her şeylerini kaybeden
mülteciler ne umutlarla gittikleri yerlerde umduklarını bulamamakta,
kendilerini insan tacirlerinin ellerine bırakmaktadır. Her türlü kötü muameleye
maruz kalmaktadırlar.
Türkiye bu göçlerle gelen 2 milyon
civarında insana bakmakta ciddi zorluklar yaşamaktadır. Komşumuz olan Suriye
‘de böyle bir karışıklığın olması en çok bizi olumsuz etkilemiştir.
KAYNAKÇA
Aksu, M., & Turhan, F. (2012). Yeni Tehditler,
Güvenliğin Genişleme Boyutları ve İnsani Güvenlik. Alanya: Uluslararası
Alanya İşletme Fakültesi Dergisi.
Bilgin, P. (2010). Güvenlik Çalışmalarında Yeni
açılımlar: Yeni Güvenlik Çalışmaları. Ankara: Stratejik Araştırma ve Etüt
Merkezi.
Demirel, C. A. (2014). İnsan Güvenliği Bağlamında
Suriye'den Türkiye'ye 2010 Sonrası Göçler. Antalya: Akdeniz Üniversitesi
Uluslararası İlişkiler Sempozyumu.
Erdoğan, İ. (2013). Küreselleşme Olgusu Bağlamında
Yeni Güvenlik Algısı. Ankara: Akademik Bakış.
Erdoğan, Ş., & Deligöz, E. (2015). Irak Şam
İslam Devleti (IŞİD): Gücü ve Geleceği. Ankara: Savunma Bilimleri Dergisi.
Gök, G. O. (2015). İnsan Güvenliği ve Suriyeli
Sığınmacılar. Ortadoğu Analiz.
Kanat, S., Kodaman , T., & İren, A. A. (2016). İnsani
Güvenlik ve Terörizmle Mücadele. Isparta: Süleyman Demirel Üniversitesi
İktisadi ve İdari Birimler Fakültesi Dergisi.
Kap, D. (2014). Suriyeli Mülteciler: Türkiye'nin
Müstakbel Vatandaşları. Akademik Perspektif.
Kınık, K. (tarih yok). Göç, Sürgün ve İltica.
Hayat sağlık.
Ovalı, Ş. (2006). Ütopya İle Pratik Arasında:
Uluslararası İlişkilerde İnsan Güvenliği Kavramsallaştırılması.
Uluslararaası İlişkiler Akademik Dergi.
Yeşil, F. (tarih yok). İnsancıl Hukuk Açısından
Suriye İç Savaşı. Yasama Dergisi.
[1] Ovalı, A. Şevket, “Ütopya
İle Pratik Arasında: Uluslararası İlişkilerde İnsan Güvenliği
Kavramsallaştırması”, Uluslararası İlişkiler, Cilt 3, Sayı10 (Yaz 2006),
s. 4
[2] Erdoğan İbrahim, “Küreselleşme Olgusu
Bağlamında Yeni Güvenlik Algısı” Gazi Akademik Bakış cilt 6 Sayı12 yaz 2013
s.266
[3] Ovalı, A. Şevket, “Ütopya İle Pratik
Arasında: Uluslararası İlişkilerde İnsan Güvenliği Kavramsallaştırması”, Uluslararası
İlişkiler, Cilt 3, Sayı10 (Yaz 2006), s. 6
[4] Erdoğan İbrahim, “Küreselleşme Olgusu
Bağlamında Yeni Güvenlik Algısı” Gazi Akademik Bakış cilt 6 Sayı12 yaz 2013
s.278
[5] Erdoğan Şemsettin, Deligöz Ergün
“Irak Şam İslam Devleti (IŞİD): Gücü ve
Geleceği” Savunma Bilimleri Dergisi Mayıs 2015 cilt 14 sayı1 s.6
[6] Erdoğan Şemsettin, Deligöz Ergün
“Irak Şam İslam Devleti (IŞİD): Gücü ve
Geleceği” Savunma Bilimleri Dergisi Mayıs 2015 cilt 14 sayı1 s.7
[7] Erdoğan Şemsettin, Deligöz Ergün
“Irak Şam İslam Devleti (IŞİD): Gücü ve
Geleceği” Savunma Bilimleri Dergisi Mayıs 2015 cilt 14 sayı1 s.7
[8] Devran Yusuf, Özcan Ömer Faruk
“Söylemlerin Dilinden Suriye Sorunu” Marmara İletişim Dergisi Yıl 2016 Sayı25
s.36
[9] Demirel Cansu Akbaş “İnsan Güvenliği
Bağlamında Suriye’den Türkiye’ye 2010 Sonrası Göçler” Akdeniz Üniversitesi Uluslararası İlişkiler
Sempozyumu 2014 Bildiri Kitabı s.30
[10] Demirel Cansu Akbaş “İnsan Güvenliği
Bağlamında Suriye’den Türkiye’ye 2010 Sonrası Göçler” Akdeniz Üniversitesi Uluslararası İlişkiler
Sempozyumu 2014 Bildiri Kitabı s.30
[11] Demirel Cansu Akbaş “İnsan Güvenliği
Bağlamında Suriye’den Türkiye’ye 2010 Sonrası Göçler” Akdeniz Üniversitesi Uluslararası İlişkiler
Sempozyumu 2014 Bildiri Kitabı s.30
[12] Kap Derya “Suriyeli Mülteciler:
Türkiyenin Müstakbel Vatandaşları” Akademik Perspektif Aralık 2014 s.30
[13] Demirel Cansu Akbaş “İnsan Güvenliği
Bağlamında Suriye’den Türkiye’ye 2010 Sonrası Göçler” Akdeniz Üniversitesi Uluslararası İlişkiler
Sempozyumu 2014 Bildiri Kitabı s.35
[14] Demirel Cansu Akbaş “İnsan Güvenliği
Bağlamında Suriye’den Türkiye’ye 2010 Sonrası Göçler” Akdeniz Üniversitesi Uluslararası İlişkiler
Sempozyumu 2014 Bildiri Kitabı s.38
[15] Gök
Gonca Oğuz “İnsan Güvenliği ve Suriyeli Sığınmacılar” Ortadoğu Analiz Kasım-
Aralık2015 Cilt:7 Sayı:71 s.16
[16] Yeşil
Feyzullah “İnsancıl Hukuk Açısından Suriye İç Savaşı” Yasama dergisi 27 s.110