Wikipedia

Arama sonuçları

9 Mayıs 2017 Salı

AVRUPA BİRLİĞİ RUSYA İLİŞKİLERİ VE UKRAYNA KRİZİ

AVRUPA BİRLİĞİ RUSYA İLİŞKİLERİ VE UKRAYNA KRİZİ
ÖZET
            Bu makalede büyük bir güç olan Rusya devletinin Avrupa Birliği ile ilişkileri incelenecektir. Bu bağlamda Avrupa Birliği ve kuruluş aşaması kısaca anlatılacaktır.
            Sovyetler Birliğinin dağılmasından sonra Rusya ve Avrupa birliği arasında yaşanan gelişmeler ve problemler karşılaştırılmalı olarak analiz edilmektedir. Bu kapsamda Rusya’nın Sovyetler Birliği mirasına sahip çıkmaya çalıştığı ve bölgede etkinliği sürdürdüğü gözlenmektedir.
            Rusya’nın Ukrayna krizinde haklı ve haksız olduğu konular ortaya konmakta ve Kırım’ı ilhak eden Rusya’nın meşruluğu tartışılmaktadır. Rusya kendisini hala komşu ülkelerinin abisi olarak görmeye devam etmektedir.
Rusya gerek ekonomik gerekse askeri güç olarak gelişen Avrupa Birliği ve ABD için nükleer bir güç olarak varlığını sürdürmeye devam etmektedir.  

Anahtar Kelimeler: Soğuk Savaş,  AB, SSCB, küreselleşme, enerji, Ortaklık Anlaşması, Maastrict Anlaşması


ABSTRACT
            In this article, the relation of the Russian state, which is a great power with the European Union, will be examined. In this context, the European Union and the European Union establishment phase are briefly described.
            After the disintegration of the Soviet Union, the developments and problems experienced between Russia and the European Union are analyzed comparatively. In this context, it is observed that Russia has tried to take over the Soviet Union heritage and continued its activity in the region.
            The issues that Russia is rightful and unjust in the Ukrainian crisis are put forward and the legitimacy of Russia annexing Crimea is discussed. He still continues to see himself as the abuser of neighboring countries.
            Russia continues to exist as a nuclear power for the European Union and the United States, which have developed as economic and military forces.
            Key words: Cold War, EU, USSR, globalization, energy, Association Agreement, Maastrict Agreement

GİRİŞ
            Avrupalı devletler ikinci dünya savaşından, ekonomik ve askeri bakımdan çökmüş vaziyette çıkmışlardır. İkinci Dünya savaşı, tüm dünya ülkelerinin şekillenmesinde ve son halini almasından önemli bir basamak haline gelmiştir. Müteakiben tüm dünyada iki kutuplu bir güç dengesi meydana gelmiştir. Bir tarafta kapitalist düzenin başı olan ABD, diğer tarafta ise sosyalist akımını temsil eden Sovyetler birliğidir. Avrupalı devletler bu iki akımdan etkilenmiş, ekonomik ve siyasi olarak düşünceleri benimsemişlerdir.
            Avrupalı Devletler yıllarca bu iki akımdan etkilenmişler; hatta doğu ve batı Avrupa ayrımı ortaya çıkmıştır.
            Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği’nin dağılmasından sonra siyasi askeri ve ekonomik paradigmalar sorgulanmaya başlanmış ve küreselleşmenin etkisiyle herkesin karşılıklı olarak yarar sağladığı bir dünyanın oluştuğu ileri sürülmüştür.[1] Bu kapsamda tüm devletlerarasında küreselleşmenin de etkisiyle işbirliği için hiçbir engel kalmamıştır.
            Sovyetler Birliği’nin dağılmasından sonra Rusya Federasyonu SSCB’nin hukuki mirasçısı olduğundan AET’nin 1989 yılında SSCB ile imzalamış olduğu Ticaret ve İşbirliği Anlaşması da Rusya Federasyonunun anlaşması haline gelmiştir.[2] Bu anlaşmayla Rusya ve AB ortaklık anlayışı üzere anlaştıkları bir anlaşmadır.
            Rusya ile ilk AB arasındaki ilişkiler 1980’li yılların ikinci yarısından itibaren Mihail Gorbaçov tarafından ekonomiyi düzeltmek için başlatılmıştır. Daha sonra Rusya devlet başkanı Boris Nikolayeviç Yeltsin de batıcı bir politika izlemiştir.[3]
            Soğuk Savaşın sona ermesinden sonra küreselleşmenin etkisiyle ülkelerin birbirine olan ihtiyaçları artmış. Devletler gerek ekonomik gerekse siyasi durumda birbirleriyle ilişkiler kurmaya başlamıştır. İkinci Dünya savaşının bitiminden sonra süre gelen iki kutuplu düzenin etkileri yıkılmaya başlamıştır. Sovyetler Birliğinin mirasını devralmaya çalışan Rusya dünya siyasetinde etkin bir güç olduğunu her fırsatta göstermektedir. Rusya Sovyetler Birliğinin dağılmasından sonra ortaya çıkan komşu ülkelerin üzerindeki baskısını sürdürmektedir.
            Uluslararası her platformda Sovyetler Birliğinin hamisi olduğunu dile getirmekte bunun aksi durumlarında güç kullanmaktan çekinmemektedir.
            En son olayda da görülmektedir ki, AB ile ilişkilerini geliştirmeye çalışırken AB’nin güdümüne girmeyi kesinlikle reddetmekte, AB’nin politikalarını engellemek için çeşitli yöntemler kullanmaktadır.
            Ukrayna’daki protestoları bahane ederek yurttaşlarının güvenliğini temin etmek için Kırım’a müdahale etmesi bunlardan bir tanesidir.
            Rusya dün olduğu gibi bugünde amaçları uğruna güç kullanmayı kendisinin haklı çıkarı olarak görmektedir. Hem ekonomik hem de askeri olarak güçsüz olan ülkeleri kendi güdümüne sokabilmek için askeri ve siyasi bir şekilde etkilemektedir.
            Soğuk Savaş dönemi boyunca denge politikasının hakim bulunduğu dünyada çok kutuplu düzenin ve küreselleşmenin etkisiyle ülkelerin daha karmaşık ve daha sıkıntılı bir duruma geldiği görülmektedir. Bu bağlamda AB, ABD ve Rusya arasında denge politikası uygulanmadığı takdirde çatışma kaçınılmaz hale gelmektedir.
REALİZM ÇERÇEVESİNDE RUSYA FEDERASYONU
            Soğuk savaş dönemini açıklamada en önemli teori realizmdir. Realizme göre devletler uluslararası ilişkilerdeki en önemli aktör; devletlerdir.[4] Soğuk savaş dönemi tehdit ve riskin egemen olduğu bir dönemdir.
            Hobbes’un “insan insanın kurdudur” önermesiyle açıkladığı doğal yaşam halini, Machiavelli’nin “ amaca giden her yol mubahtır” düşüncesiyle ilişkilendirmek mümkündür. İki düşünürün de temel aktörü ulus ve devlettir.[5]
            Realist düşünürler, askeri güç ve kapasiteye verdikleri önemi devletlerin uluslararası ortamda karşılaştıkları sorunları ve uluslararası ilişkiler gündemini hiyerarşik bir sıralamayla incelemektedir.[6]  Realistlerin birinci öncelikleri ulusal güvenlik ve askeri güvenliktir, ikinci öncelik ise ekonomik, sosyal ve kültürel ve çevresel konular almaktadır.
            Ayrıca realizme göre anarşik ortamda devletlerin amacı ulusal çıkarlarını askeri yöntemlerle korumaktır.[7] Bu görüşleri dikkate aldığımızda güç artırma ve devletin bekasını sağlamak için ABD ve Rusya askeri yöntemi çok sıklıkla kullanmaktadır.
            Soğuk savaş döneminde gücün belirleyici unsurunun nükleer silahlar olmuştur. Günümüzde de nükleer silahların caydırıcı nitelikte kullanılması yüksek politikanın egemen olması anlamına gelmektedir.
            İki kutuplu düzenin yıkılması tüm dünya da barış olduğu anlamına gelmemektedir. Büyük ülkeler özellikle ABD ve Rusya askeri yaptırım güçlerini kullanmakta ve devletin bekasını bu şekilde sağlamaktadır.
            Rusya Çeçenistan’da, Gürcistan’da ve Ukrayna’da gücünü kullanarak üstünlüğünü kabul ettirmiştir. Sovyetler Birliğinin dağılmasından sonra bölgede etkin bir güç olarak devamlılığını sürdürmektedir.
Enerji yollarına hâkimiyeti ve Avrupa Birliğinin bağımlı olması Rusya’nın yaptıklarını meşru kılmaktadır.
Rusya, Sovyetler Birliği ülkelerinin bulunduğu coğrafyada hem ekonomik hem de askeri güç olarak etkinliğini sürdürmeye çalışmaktadır. Dışarıdan ABD ve AB müdahalelerine sert bir şekilde tepki vermekte ve Büyük bir devlet olduğunu tüm uluslararası platformda göstermektedir.
Bize gösteriyor ki ABD ve Avrupalı ülkeler için Rusya hala potansiyel bir güç olarak durmaktadır. ABD Irak ve Afganistan’da yapmış olduğu müdahaleleri aynı şekilde Suriye’de yapamamaktadır. Çünkü güçlü bir Rusya’da olayların içindedir.  
            Son dönemlerde Suriye politikasında izlediği etkin rol ve ABD’nin orta doğuda tek olmadığını masada güçlü bir Rusya ile karşı karşıya olduğunu her fırsatta göstermektedir.

AVRUPA BİRLİĞİNİN KURULUŞ AŞAMASI
            ABD, Avrupalı devletlerin Sovyetler Birliğine yanaşmasını engellemek için Marshall yardımı[8] adı altında savaştan yorgun çıkan Avrupa Birliğine destek olmaya ve kendisine yeni bir Pazar bulmaya çalışmıştır. Bunun neticesinde ABD sermayesinin kendilerini giderek bağımlı kılacağını gören Batı Avrupa ülkeleri, güçlerini birleştirerek yeni bir Avrupa pazarı oluşturmak istemişlerdir. Avrupa Birliğinin kurulmasındaki temel etken ekonomiktir.
            Her ne kadar ekonomik bir birlik gibi kurulsa da her dönemde birçok siyasi kararı vermiş bir topluluk haline gelmiştir. Kurulmasında ki diğer bir boyut ise Sovyetler Birliğinin batıya yanaşmasını engellenmesidir. Bu da Avrupa Birliğinin politik boyutunu oluşturmaktadır.       
            Avrupa Birliği sayesinde Avrupalı Devletler kalkınmalarını sağlamış ve sanayileşmelerini süratle tamamlamışlardır. Şu anda büyük bir topluluk haline gelmiştir.
Avrupa birliği Avrupalı devletler tarafından ulus üstü bütünleşme modeli olarak İkinci Dünya savaşından sonra dönemin Fransız Dışişleri Bakanı Robert SHUMAN, 9 Mayıs 1950 yılında Fransa ve Almanya arasındaki kömür ve çelik kaynaklarının birleştirilmesi kararıyla Avrupa Kömür ve Çelik Topluluğu(AKÇT) adı altında kurulmuştur.[9]
Daha sonra 1957 yılında Roma Anlaşmasıyla Avrupa Atom Enerjisi Topluluğu(EURATOM) ve aynı yıl Avrupa Ekonomik Topluluğu(AET) haline gelmiştir.
AET amacı ulaşım, enerji, ticaretin önündeki engellerin kaldırılıp ortak pazarın kurulmasını sağlamak, ekonomik politikaları yönetmektir.[10]
Maastrict anlaşmasını oluşturan ilkeler ekonomik ve siyasi birliktir.            7 Şubat 1992 tarihinde Maastrict Anlaşmasıyla Avrupa Birliği ismini almıştır Bu anlaşma 1 Kasım 1993 tarihinde yürürlüğe girmiştir.
            Avrupa Birliği, Soğuk Savaş’ın yaşadığı yeni dünya düzenine uyum sağlamak, gümrük birliğine dayalı ortak bir Pazar yaratarak ekonomik ve sosyal gelişmeyi sağlamak, SSCB’nin etkisine karşı koymak, Almanya’yı kontrol altına almak ve Almanya ve Fransa arasında kalıcı barışı sağlamak amaçlarıyla kurulmuştur.[11]
            Avrupa birliğini amaçlarından en önemlisi savaştan çıkan Avrupa devletlerinin gelişmelerini sağlamak ve Avrupa’da huzurlu bir ortamı sağlama çabasıdır. Yıllar süren savaşlar neticesinde ekonomisi bitme noktasına gelen Avrupalı Devletler birlik ve beraberlik içerisinde ekonomilerini düzeltmişlerdir.
            Avrupa Birliğini Federal Almanya, Fransa, Belçika, İtalya, Lüksemburg ve Hollanda tarafından kurulmuştur. Kuruluşundan bugüne toplam 28 ülkesi bulunan Avrupa Birliği genişlemeye devam etmektedir. Avrupa Birliği ülkelerinden 22 tanesi aynı zamanda NATO’ya da üye konumundadır.
            Avrupa birliği her ne kadar savunma için kurulmadığı görülse de 22 ülkenin NATO’nun daimi üyesi olması neticesinde savunmanın varlığından söz etmek yanlış olmaz.

SSCB’NİN DAĞILMASI VE AB-RUSYA İLİŞKİLERİ
         Soğuk Savaş boyunca Avrupa kıtasına yönelik en büyük tehdit nükleer ve konvansiyonel askeri gücü nedeniyle Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği (SSCB) olmuştur[12]
         AB Karşılıklı Ekonomik Yardımlaşma Konseyi’ni (COMECON) uluslararası bir örgüt olarak tanımamasından dolayı AB ile SSCB arasında Soğuk Savaş döneminde resmi bir ilişki mevcut olmamıştır.[13]
            Sovyetler Birliği sonrası Rusya Federasyonu- AB ilişkileri hukuki, ticari ve her iki taraf arasında farklı alanlarda yapılan işbirliği çerçevesinde gelişmiştir.[14]
            Sovyetler birliğinin dağılmasından sonra AB için farklı sonuçlar doğurmuştur. Bu gelişme neticesinde AB’nin doğu sınırları iyice belirsiz bir hal almıştır.1995 yılında Finlandiya’nın AB’ne üye olması ile Rusya’ya sınır komşusu olmuştur.
            Küresel düzende ne Rusya ne de Avrupa Birliği karşılıklı olarak gerek ekonomik gerekse siyasi açıdan birbirine bağımlıdır. Sovyetlerin mirasçısı olan Rusya sahip olduğu doğal kaynaklarla, Rusya’nın tehdit unsuru olarak görülmesiyle ve Rusya ile olan coğrafi ve tarihi bağlardan dolayı Avrupa Birliği için her zaman önemli durumdadır.[15]
            Avrupa Birliği ve Rusya arasında Ortaklık ve İşbirliği Anlaşması imzalanmış.  Bu anlaşma 1997 yılında yürürlüğe girmiştir.[16] Bu anlaşmayla Rusya ile Avrupa birliği arasında ekonomik bir anlaşma niteliği taşımaktadır.
            Bu anlaşmayla Rusya uluslararası sisteme dahil olmaya çalışmış hatta GATT(General Agreement On Tariffs and Trade) ülkeleri ile eşit seviyede muamele görmeyi talep etse de AB bu talebe olumsuz yaklaşmıştır.[17]
            Avrupa Birliği ve Rusya ilişkilerinde 26 Mart 2000 tarihinde Vladimir Putin’in Rusya Devlet Başkanı seçilmesi ile birlikte yeni bir dönem başlamıştır.[18] Putin’in iktidara gelmesi ile Rusya sahip oldukları kaynakları etkin kullanan ve söz sahibi konumuna gelen bir ülke olmuştur.
            AB’nin yeni bir girişimi olarak karşımıza çıkan “Kuzey Boyutu Girişimi” Baltık denizi çevresinde bölgesel işbirliği olanaklarını geliştirmeyi arzulamaktadır. Kuzey Boyutu’nun esas amacı AB, Rusya ve Baltık Denizi bölgesinde yer alan ülkelerle bölgesel istikrarı ve işbirliğini teşvik etmektir.[19]
            AB 1999 yılında Rusya ile karşılıklı bağımlılığı artırmak hedefi taşıyan Kuzey Boyutu politikasını başlatmıştır. Karşılıklı bağımlılığı ekonomi, güvenlik, eğitim, kültür, çevre, sağlık gibi alanlarda işbirliğini sağlayarak artırmak istemektedir.[20]
            Avrupa’nın Rusya’ya enerji bakımından bağımlı olduğu kadar  Rusya’da AB’ne bağımlıdır. Rusya’nın en önemli ihraç malzemesi olan doğalgazın en önemli alıcıları AB ülkeleridir. Rusya’nın dış ticaretinin %50’den fazlası Avrupa Ülkeleridir.[21]
            Rusya- AB ilişkilerinin özünü enerji ve ekonomik işbirliği oluşturmaktadır. Ne AB Rusya ’sız ne de Rusya AB’siz olmaz.
             Son dönemlerde AB Rusya’ya olan enerji bağımlılığını azaltabilmek için ABD ile enerji için müzakereler başlamıştır. Bu bağlamda ABD’den sıvılaştırılmış doğalgaz (LNG) alma olasılığı bulunmaktadır.[22]
AVRUPA BİRLİĞİ VE RUSYA ARASINDAKİ UKRAYNA KRİZİ
            Ukrayna’nın AB ile olan ilişkileri Turuncu Devrim olarak anılan ve ülkede Batıcı olarak ifade edilen AB ve NATO üyeliğini amaçlayan Viktor Yuşcenko’nun 2005 yılında Cumhurbaşkanı seçilmesiyle bir dönüm noktası özelliği taşımaktadır.[23]
            Bir seçim sonrasında AB ve NATO nezdinde Batıcı kadrolar güç kaybetmiş ve 2010 yılında cumhurbaşkanlığı seçiminde Rusya ile ilişkileri düzeltilmesinden yana olan Viktor Yanukoviç kazanmıştır. Turuncu devrimin ömrü sadece bir seçim dönemi sürmüştür.
Ukrayna’nın Doğu Ortaklığı’nın Vilnius Zirvesi’nde imzalanması beklenen Ortaklık Anlaşmasını zirveden bir hafta önce milli çıkarlar gerekçesiyle iptal etmesi ve bunun neticesinde AB yanlısı ve hükümet karşıtı protestolarla başlayan kriz ve devamında Rusya’nın Kırım’ı ilhak etmesiyle en üst seviyeye yükselmiştir.[24]
            Ukrayna, Sovyetler Birliğinin dağılmasından sonra bağımsızlığını kazanmış ve Batıya yakınlaşmıştır, fakat enerji bakımından Rusya’ya karşı güçlü durabileceği kaynakları sınırlı olduğu için etkili olmamıştır.
            Ukrayna açısından ortaklık anlaşması, derin ve kapsamlı serbest ticaret anlaşması AB’nin şimdiye dek üçüncü bir ülke ile müzakere ettiği en kapsamlı anlaşma olma niteliğindedir.[25]
            AB Ortaklık anlaşmasının imzalanması için Brüksel’in iki önkoşulu bulunmaktadır. Birincisi hapiste bulunan Yulya Timoşenko’nun yurt dışında tedavisine izin verilmesi ve ikincisi ise siyasi ve ekonomik reformların tamamlanmasıdır.[26]
Cumhurbaşkanı Yanukoviç’in ve hükümetin Ortaklık Anlaşmasını imzalatmamasının iki farklı nedeni söylenebilir. Birincisi eski Başbakan Timoşenko’nun tedavi için yurt dışına çıkarılmasına izin verilmesi durumunda, Ukrayna’da adil yargılanmanın yapılmadığı konusunda iddiaların üzerinden serbest bırakılması taleplerinin geleceğini düşünülmesi. İkincisi ise Ortaklık Anlaşması’nın neden olacağı üretim hacmindeki daralma ve bunun yaratacağı olası etkilerdir.[27]
            Ukrayna parlamentosu Brüksel’in önkoşullarını yerine getiremeyeceği ve ortaklık anlaşmasının imzalanmayacağını düşünerek bu kapsamda Rusya ile olan ilişkilerini bozmamak için anlaşmadan vazgeçmiştir.
            Rusya’nın da baskısıyla Ukrayna Avrupa Birliği ile yapılacak Ortaklık Anlaşmasını imzalamaya cesaret edememiştir. Her ne kadar Ukrayna batıya yanaşsa da Sovyetler Birliğinin mirasçısı konumunda bulunan Rusya bölgede ağırlığını koymaktadır.
            Rusya ile Gürcistan arasında Ağustos 2008’ de yaşanan sıcak çatışmayla hissedilen Ermenistan’ın AB ile Ortaklık Anlaşması arifesinde Rusya önderliğindeki Gümrük Birliğine katılma ve Ukrayna’nın da AB ile imzalanması beklenen Ortaklık Anlaşmasının askıya alma kararları ile Rusya’nın bölgede etkinliğinin hissedilir şekilde görüldüğünün, AB ise bölgede anlaşma yapmakta zorlandığını göstermektedir.[28]
            Rusya Anlaşmanın imzalanmamasından sonra çıkan hükümet ve Rusya karşıtı protestoları fırsat bilerek Kırım’da yaşayan vatandaşlarının güvenliği bahanesiyle Kırım’a müdahale etmiştir.
            Karadeniz için stratejik bir bölge olan ve Ukrayna’nın en güneyinde bulunan özerk bir cumhuriyet olan Kırım’da, Ruslar adanın %58’ini, Ukraynalılar %28’ini ve Tatarlar %14’ünü oluşturmaktadırlar.[29]
            Kırım Ruslar için önemli bir yerdir. Rusya’nın yıllardır en büyük donanmasının bulunduğu ve Karadeniz’e açılan önemli bir liman olan Sivastopol Kırım’da bulunmaktadır. Bu bölgenin elde bulundurulması Rusların sıcak denizlere inme politikasını sürdürebilmesi için önemlidir.
            Ukrayna hükümeti tarafından anlaşmanın imzalanmaması Ukrayna içinde hükümet karşıtı protestolara sebep olmuştur. Kırım’da bulunan Ruslar bu durumdan yararlanarak, Rus nüfusunun tehlike altında bulunduğunu iddia ederek, yardım çağrısında bulunulmuştur. Bunu neticesinde Rus vatandaşlarına yardım etmek için Rusya Kırım’ a müdahale etmiştir.[30]
            Krizin başından itibaren AB gerek Yüksek Temsilci’nin ziyaretleri, gerekse üye devlet yetkililerinden gelen açıklamalar, kınamalar ve sert uyarılar, ne Kırım’ın Rusya tarafından ilhakı engellemiş ne de krizin çözümüne katkı sağlamıştır.[31]
            Rusya’nın bu müdahaledeki amacı Kırım’ın Ukrayna’dan ayrılıp Rusya’ya bağlanması yatmaktadır. Rusya Kırım’ın statüsü için referandum talebinde bulunmuştur.
            Bunun neticesinde Kırım parlamentosu Kırım’ın Rusya’ya bağlanacağı kararını ve 16 Mart 2014 ‘de referandum yapılacağını duyurmuştur.[32] Bu referandum da Kırım seçmenlerinin büyük bir oy çokluğuyla Rusya’ya bağlanma kararı çıkmıştır.
            Kırım krizinin diğer nedeni de enerjidir. Avrupa’ya Rus gazının bağlanmasında Ukrayna bir geçiş bölgesidir. Rusya gazını Avrupa’ya sağlayan birinci ülke konumundadır. Avrupa’nın Kırım krizi konusunda tutumunu etkileyen önemli bir faktördür.[33]
             Avrupa birliği ülkelerinin enerji politikası bakımından Rusya’ya bağımlı olması Avrupa Birliğinin Rusya’ya Kırım konusunda yaptırım uygulamasını engellemektedir. Rusya gerek askeri gücü gerekse ekonomik gücü olarak bölgede etkin bir güç konumundadır.
SONUÇ
            AB ile Rusya arasındaki anlaşmaların olması ve işbirliğinin olması iki taraf arasındaki ilişkilerin iyi olduğu anlamına gelmemektedir. AB Rusya ile anlaşma imzalamasına rağmen NATO’dan kaynaklanan genişleme problemi, Ukrayna problemi, gibi konulardan tam anlamıyla normal bir durumda değildir.
            Rusya’nın saldırgan politikası bakımından dün olduğu gibi bugünde AB, Rusya ile olan ilişkilerinde temkinli olmak durumundadır.
            AB ve ABD, Rusya’nın bölgedeki etkinliğini azaltmak istemekte ve dolaylı yollarla Rusya’yı sıkıştırmaktadır. Rusya’nın eski gücüne kavuşabileceğine olan inanış hala devam etmektedir. Rusya’nın son dönemdeki güçlenmesini de baz aldığımızda bu düşünce haksız değildir.
            Avrupa Birliğinin Karadeniz Bölgesine kıyısı olmasına rağmen Rusya ile ayrı bir politika izlemektedir. AB- Rusya ilişkilerinin temelinde Rusya’nın AB üyesi bir ülke olamayacağı fikrinin olması ilişkilerin gelişmesine imkan vermemektedir.
            Avrupa Birliği ve Rusya birbiri içinde bütünleştireceği bir durumda değildir. Rusya’nın Avrupa Birliğine girmesi birçok ülkenin ekonomik olarak çökmesi anlamına gelmektedir. Aynı şekilde Rusya bu kadar güçlü ve büyük bir ülke iken AB’nin güdümüne girmek istememektedir.
            Bu bağlamda           Rusya bölgesinde egemen bir güç olarak kendi yetkilerini AB gibi bir yapıya devretmek istememektedir. Rusya tüm AB ülkeleriyle ilişkiler kurmak yerine belli ülkelerle ilişki kurma yöntemini seçmektedir.
            Her konuda gelişen Rusya Federasyonu geçmişte olduğu gibi bugünde kendi amaçları uğruna güç kullanmaktan çekinmemektedir. Rusya ile AB her konuda ticaret yapmasına rağmen hiçbir zaman dost olmamıştır. AB ve ABD, Rusya’yı her konuda yalnız bırakma politikası izlemektedir. Karşılıklı bağımlılık dostluğun neticesinde değil çıkarların amaçları doğrultusundadır.



KAYNAKÇA
Baysoy, E. (tarih yok). Rusya, AB, ABD, İlişkileri Bağlamında Enerjinin Ekonomi Politiği ve Küreselleşmenin Jeopolitiği. İstanbul: Stratejik Araştırmalar Enstitüsü.
Deşilmek, E. (2015). Avrupa Birliği ve Rusya Federasyonu İlişkileri. Akademik Perspektif.
Halhallı, Y. (tarih yok). Liberalizm, Realizm ve Neorealizm Bağlamında Rus Dış Politikasına Bakış.
Hatipoğlu, E. (2001). Rusya- Avrupa Birliği ilişkiler. Avrupa Araştırma Dergisi.
Hatipoğlu, E. (2014). Ukrayna Özelinde Doğu- Batı İkilemi: Batı- Rusya İlişkilerinde Bir Dönüm Noktası mı? İstanbul: Stratejik Araştırmalar Enstitüsü Müdürlüğü.
Korkmaz, D. (2007 ). Rusya Federasyonu- Avrupa Birliği İlişkilerinin Üç Temel Belge Çerçevesinde İncelenmesi. Ankara: Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü.
mercan , s. (2011). Siyasal Bütünleşme Kuramları Işığında AB Genişlemesi. Ankara: Ankara Avrupa Çalışmaları Dergisi.
Mor, H. (2010). Avrupa (Birliği) Bütünleşme Süreci ve Sorunlar. Ankara: Gazi Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi.
Musaoğlu, N., & Özgöker, U. (tarih yok). Rusya- AB İlişkilerinde Stratejik Ortaklıktan Stratejik Depresyona.
Özdal, H. (2013). AB ve Rusya Arasında Ukrayna: Hayaller ve Gerçekler. Ankara: Uluslararası Stratejik Araştırmalar Kurumu (USAK).
Tatoğlu, E. (2006). Avrupa Birliğinin Tarihsel Gelişimi. Ankara: Ankara Üniversitesi Türk İnkılap Tarihi Enstitüsü.
Torbokov, I. (2001). Rusya'dan Ayrı ya da Rusya'nın Bir Parçası: Ukrayna- Rusya İlişkilerinin Kederli Bir Destanı . Avrasya Dosyası.
Ustaömer, S. G. (2015). Kırım Krizi ve Uluslararası Boyut. Akademik Perspektif.


[1] Baysoy Emre “Rusya, AB, ABD İlişkileri Bağlamında Enerjinin Ekonomi Politiği ve Küreselleşmenin Jeopolitiği”
[2] Hatipoğlu Esra “Rusya- Avrupa Birliği İlişkileri” Avrupa Araştırması Dergisi  Cilt9  sayı1  2001 S.124
[3] Deşilmek Enes “Avrupa Birliği ve Rusya Federasyonu İlişkileri” Akademik Perspektif Şubat 2015 s.7
[4] Yıldız Uğur Burç “Avrupa Birliği- Rusya Karşılıklı Bağımlılığında Kuzey Boyutu Çevre Ortaklığı’nın Rolü Ankara Avrupa Çalışmaları Dergisi Cilt 13 No:2 2014 S.153
[5] Halhallı Yusuf “Liberalizm, Realizm ve Neorealizm Bağlamında Rus Dış Politikasına Bakış” Uludağ Üniversitesi 
[6] Halhallı Yusuf “Liberalizm, Realizm ve Neorealizm Bağlamında Rus Dış Politikasına Bakış” Uludağ Üniversitesi 
[7] Yıldız Uğur Burç “Avrupa Birliği- Rusya Karşılıklı Bağımlılığında Kuzey Boyutu Çevre Ortaklığı’nın Rolü Ankara Avrupa Çalışmaları Dergisi Cilt 13 No:2 2014 S.155
[8] Tatoğlu Emin “Avrupa Birliğinin Tarihsel Gelişimi” Yüksek Lisans Tezi, Tez Danışmanı Prof. Dr. Cemalettin TAŞKIRAN Ankara Üniversitesi Türk İnkılap Tarihi Enstitüsü  Ankara 2006 s.15
[9] Tatoğlu Emin “Avrupa Birliğinin Tarihsel Gelişimi” Yüksek Lisans Tezi, Tez Danışmanı Prof. Dr. Cemalettin TAŞKIRAN Ankara Üniversitesi Türk İnkılap Tarihi Enstitüsü  Ankara 2006 s.1
[10] Tatoğlu Emin “Avrupa Birliğinin Tarihsel Gelişimi” Yüksek Lisans Tezi, Tez Danışmanı Prof. Dr. Cemalettin TAŞKIRAN Ankara Üniversitesi Türk İnkılap Tarihi Enstitüsü  Ankara 2006 s.17
[11] Tatoğlu Emin “Avrupa Birliğinin Tarihsel Gelişimi” Yüksek Lisans Tezi, Tez Danışmanı Prof. Dr. Cemalettin TAŞKIRAN Ankara Üniversitesi Türk İnkılap Tarihi Enstitüsü  Ankara 2006 s.32
[12] Yıldız Uğur Burç “Avrupa Birliği- Rusya Karşılıklı Bağımlılığında Kuzey Boyutu Çevre Ortaklığı’nın Rolü Ankara Avrupa Çalışmaları Dergisi Cilt 13 No:2 2014 S.153
[13] Yıldız Uğur Burç “Avrupa Birliği- Rusya Karşılıklı Bağımlılığında Kuzey Boyutu Çevre Ortaklığı’nın Rolü Ankara Avrupa Çalışmaları Dergisi Cilt 13 No:2 2014 S.158
[14] Hatipoğlu Esra “Rusya- Avrupa Birliği İlişkileri” Avrupa Araştırması Dergisi  Cilt9  sayı1  2001 S.123
[15] Deşilmek Enes “Avrupa Birliği ve Rusya Federasyonu İlişkileri” Akademik Perspektif Şubat 2015 s.8
[16] Hatipoğlu Esra “Rusya- Avrupa Birliği İlişkileri” Avrupa Araştırması Dergisi  Cilt9  sayı1  2001 S.125
[17] Korkmaz Dicle “Rusya Federasyonu- Avrupa Birliği İlişkilerinin Üç Temel Belge Çerçevesinde İncelenmesi” Yüksek lisans Tezi, Tez Danışmanı Prof. Dr. Atilla ERALP, Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Ankara 2007 S. 13
[18] Deşilmek Enes “Avrupa Birliği ve Rusya Federasyonu İlişkileri” Akademik Perspektif Şubat 2015 s.10
[19] Deşilmek Enes “Avrupa Birliği ve Rusya Federasyonu İlişkileri” Akademik Perspektif Şubat 2015 s.11
[20] Yıldız Uğur Burç “Avrupa Birliği- Rusya Karşılıklı Bağımlılığında Kuzey Boyutu Çevre Ortaklığı’nın Rolü Ankara Avrupa Çalışmaları Dergisi Cilt 13 No:2 2014 S.155
[21] Deşilmek Enes “Avrupa Birliği ve Rusya Federasyonu İlişkileri” Akademik Perspektif Şubat 2015 s.15
[22] Deşilmek Enes “Avrupa Birliği ve Rusya Federasyonu İlişkileri” Akademik Perspektif Şubat 2015 s.15
[23] Özdal Habibe “AB ve Rusya Arasında Ukrayna: Hayaller ve Gerçekler” Uluslararası Stratejik Araştırmalar Kurumu Analiz No:26 2013 s.10
[24] Hatipoğlu Esra “ Ukrayna Özelinde Doğu- Batı İkilemi: Batı- Rusya İlişkilerinde Bir Dönüm Noktası mı? Karadeniz ve Kafkasya’da Güvenlik ve iş Birliği Paneli 31 Mart 2014 İstanbul s.25
[25] Özdal Habibe “AB ve Rusya Arasında Ukrayna: Hayaller ve Gerçekler” Uluslararası Stratejik Araştırmalar Kurumu Analiz No:26 2013 s.5
[26] Özdal Habibe “AB ve Rusya Arasında Ukrayna: Hayaller ve Gerçekler” Uluslararası Stratejik Araştırmalar Kurumu Analiz No:26 2013 s.5
[27] Özdal Habibe “AB ve Rusya Arasında Ukrayna: Hayaller ve Gerçekler” Uluslararası Stratejik Araştırmalar Kurumu Analiz No:26 2013 s.7

[28] Hatipoğlu Esra “ Ukrayna Özelinde Doğu- Batı İkilemi: Batı- Rusya İlişkilerinde Bir Dönüm Noktası mı? Karadeniz ve Kafkasya’da Güvenlik ve iş Birliği Paneli 31 Mart 2014 İstanbul s.30
[29] Ustaömer Seher Gözde “Kırım Krizi ve Uluslararası Boyutu” Akademik Perspektif  Ocak 2015  s.32
[30] Ustaömer Seher Gözde “Kırım Krizi ve Uluslararası Boyutu” Akademik Perspektif  Ocak 2015  s.33
[31] Hatipoğlu Esra “ Ukrayna Özelinde Doğu- Batı İkilemi: Batı- Rusya İlişkilerinde Bir Dönüm Noktası mı? Karadeniz ve Kafkasya’da Güvenlik ve iş Birliği Paneli 31 Mart 2014 İstanbul s.28
[32] Ustaömer Seher Gözde “Kırım Krizi ve Uluslararası Boyutu” Akademik Perspektif  Ocak 2015  s.33
[33] Ustaömer Seher Gözde “Kırım Krizi ve Uluslararası Boyutu” Akademik Perspektif  Ocak 2015  s.34

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

ARAP BAHARI SONRASI SURİYE’DE KAYBOLAN İNSAN HAKLARI

ARAP BAHARI SONRASI SURİYE’DE KAYBOLAN İNSAN HAKLARI  ÖZET  Bu makale de Suriye’de 2011 yılında başlayan ve günümüze kadar azalmadan devam...